24 Ocak 2012 Salı

YÜZLER, GÖZLER, DÜŞLER VE BARIŞ



Kaç yüz tanıdım
Hayata sunulmuş dokularıyla
Nice gözler gördüm
Şafakla aydınlanan
Acıyla yoğrulan
Sevdalarını yoldaş eyleyip güneşe yürüyen
Yüzünü saklama benden
Bırak bakayım ta derinlerine
Belki bir şeyler söyleyecek
Hapsetme duygularının anlamını
Doğallığında aksın nehirlere
O kendi anlamını bulacaktır …. 21.08.2007

Yüzler... ne çok şey anlatır değil mi? Onlara baktın mı, hiç bir kelime duymasan da çizgileriyle kendini ifade eder. Acıyı’da, hüznü’de, sevinci ve mutluluğu, umudu ve umutsuzluğu, korkuyu ve cesareti, sevdayı ve ihaneti, aşkı ve kıskançlığı. Bütün duygular için yüzün anlamı kendini gösterir, her duyguda bir şekle bürünür. Bütün duygular insan özgüdür ve öyle ya da böyle bir şekilde o duygularla tanışıyoruz. Yüzler aynı zamanda bir ayna işlevide görüyor, içinin yansıması gibi... Gözler… Rengarenk parlayan ışıldayan gözler, kimi zaman aşkla aydınlanıp gülümseyerek bakar bizlere içimiz ısınır onlarla… Kimi zamanda acıyla yoğrulup ta derinlerimizdeki duyguları dışarı çıkarır bir bakışlarıyla… Ne kadar çaba sarfetsekte yüzümüzdeki anlamı saklayamıyoruz-saklayamayız. Onu saklamak kendimizi hapsetmek, duygusuz, ruhsuz bir insana dönmek demektir. Yunus’un gözlerini hatırlayan var mı içinizde? Unutulacak bir bakış değildi dimi? Van depreminde (bir katliamı anlatan deprem) altında ve üstünde beton parçalarının arasında, omuzunda onu saran bir elle birlikte bizlere bakan korku, endişe ve şaşkınlıkla bakan gözleriyle… Kim o gözlere bu depremin sadece doğal bir afet olduğunu anlatabilir? Yunus göçük altından çıkarıldıktan sonra çok fazla yaşayamadı ama bakışlarını zihinlerimizden silebilirmiyiz peki? O gözleriyle bizlere çok şey anlattı ama kaçımız bu bakışların anlamını aradık, kaçımız bu bakışları bir daha yaşamayalım diye içimize kattık. Ya Ceylan’ın fotoğrafı… küçücük bedenine havan topu atılmadan önce çekindiği ceylan bakışlarıyla sıcacık gözlerine bakabildiniz mi? Mardin Kızıltepe’de terörist diye öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın gözleri… Uludere’de F-16 uçaklarının bambalarıyla parçalanan çocuk bedenlerinin gözleri… Ne ifade ediyor sizin için? Daha saymamı istermisiniz? Deprem çadırlarında yangında ölen 5 çocuğun hayata bakan gözleri… Ve bu topraklarda daha sayabileceğimiz hayatını kaybeden o kadar çocuk bakışı var ki. Her birinin kendine göre düşleri vardı, umutları vardı, oyunları vardı, oyuncakları vardı… Şimdi kim onlara verebilir bunları. Onlar barışı kavramını bilmeden savaşla tanıştılar. Yunanlı şair Yannis Ritsos “Barış” şiirinde şöyle demektedir.
“Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış…”


Barış için söylenecek o kadar sözcük var ki.Oysa şu coğrafyada barışa dair değil savaşa dair kuruluyor,hazırlanıyor,ona göre şekillendiriliyor hayat.Oysa bu topraklar,da bu coğrfayada barış için, sevgi tomurcuklarının yeşermesi için kaç insan kaybettik. Acının kol gezdiği, yokluğun, açlığın, zulmün yürekleri dağladığı yerde ancak gerçek bir barış tüm yüreklerde insan duygusunun, umudunun, sevgisinin yeşermesiyle mümkün olacaktır. Paylaşmak umut etmektir, umut etmek geleceği düşlemektir, düş kurmak insana özgüdür, insan gelecektir, gelecek yarin yanağından başka her şeyin paylaşılacağı mutlu ve umutlu günlerdir.
O kadar çok ihtiyacımız var ki bu sözcüğün yaşamda hayat bulmasına, çünkü öylesine bir toplum haline getiriliyoruz ki, insanların paylaşımları azalıyor, bencil, çıkarcı, gelecekten beklentisi olmayan, gelecek nesilleri düşünmeyen sadece günü kurtarma telaşından olan insanlar yaratılmaya çalışılıyor. Ve bugün evrenin üzerindeki yara izleri kapanmıyor-kapatılmıyor, her gün yeni savaşlar için zeminler yaratılarak top mermi çukurları daha da derinleştiriliyor. Çocukların gözlerindeki ışıltılar sadece masumluklarından kaynaklı parlıyor, oysa bilseler nice kardeşlerinin savaşlardan en çok zarar gören insanlar olduğunu yürekleri ve gözleri halen bu kadar ışıltılı bakabilir mi? Evet o günlerde gelecek çocuklar özgürce sokaklarda oyunlarını oynayabilecekler… Onlar için yaratılan bir dünya rüyalarının hapsolmadığı bir yaşam… Onlara bunu verebilmeliyiz herkes bundan bir yönüyle sorumlu olmaktadır. Ve bizler umutlarımızı, hayallerimiz pazara sunmadığımız zaman, yüreğimizin haykırışını dinleyip yaşamın karşısında durduğumuzda o gün yaşam bizim içinde anlam kazanacaktır. Barış bir ışık demeti olduğu kadar, gelecek türkülerini birlikte söyleyebilmek, birlikte umut edebilmek, birlikte yaşayabilmektir. Duygulara zincir vuramıyorsun, bir şekilde kendini gösteriyor, öfkede, acıda o yüzden her şeyi doğalığında yaşamak gerekiyor, bırak aksın nehirler gibi elbet bir yerde okyanusla buluşacaktır. Barış yarınlara dair özlemlerdir özlemlerin kardeş türküleriyle halklarla birlikte söyleyebilmektir. Evet başka bir dünya mümkün, bütün herkesin farklı dillerde barış türkülerini söyleyebileceği bir dünya...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder