24 Temmuz 2010 Cumartesi

UMUTLARI GELECEĞE TAŞIMAK


İşte ışıksız direncin yalan umutları
Aşılmamış coşkular
Sevgisiz öfke
Ve kül olan gençlik ormanları
Savrulup duruyor şimdi yürüyüşünde
Bir yangının çaresiz kurbanları

Keşke çıkmasaydın karşıma
İçimdeki sevinci vurmasaydın
Ne çocukluğun kalmış
Ne gençliğin var bakışlarında
Gözlerinde uçuşan üniversiteleri
Şimdi düşünmek bile istemiyorsun
Silmek için alnındaki çaresizliği
Tırnaklarını geçiriyorsun yüzüne
Kan oluyor yüzün silemiyorsun….adnan yücel

Direncin umutlarla buluşmadığı yerlerde yalan umutların karşımıza bir şekilde çıkacağını bilmeliyiz.Umut bir toprak gibidir,hayal edersin sonra gerçekleşmesi için çaba harcarsın, toprağı işleterek gelecekte yeşeren fidanlarının büyümesini ve meyve vermesini beklersin bunun için emeğini,sevgini,zamanını, güneşini,suyunu verirsin;umut edersin geleceğe dair beslediğin umutların yaşamda anlam bulmasını istersin yüreğinin ışığını,gözlerinin inancını direngenliğini umutlar için dinç tutarsın.Adımlarını coşkulu ve anlamlı atmak için yalan umutları silersin yaşamında. Her şey bu kadar basit değil evet, çünkü etrafımızı ören korku tapınakları bir şekilde sana sahte umutlar-yalan umutlar sunuyor çeşit çeşit alternatiflerle. Uyanıyorsun...daha günün ilk ışıklarıyla beraber beyninin içine işlemeye çalışıyorlar,gazetelerde,tv dizilerinde,haberlerinde,magazinlerinde....oysa hangisini seni anlatıyor hiç düşündün mü? hangi müzik senin geleceğine ışık tutuyor?Hangi kitap sana umutların için yol gösteriyor?Hangi programda senin temel geleceğin umutların ele alınıp onun için çaba harcanıyor? Oysa yüreğinden geçen nehire ses verebilsen ,umutlarını düşlerini dayatılan sahte yaşamlara göre değil kendi yüreğinin coşkunluğunda, kendi sevdan,kendi öfkenle dokuyabilsen güneşe, masmavi derinliklere coşkuyla yürümemen için hiç bir engel yok. Sevgi karşımızdakine çıkarsız,beklentisiz,hiç bir koşul sunmadan verdiğimiz,hissettiğimiz duygu değil mi?Oysa bugün sevgnin sat diyorlar,duygularını sat diyorlar,kısaca yaşamının bir bedeli var bunu sat diyorlar.Hangi sevginin maddi bir değeri vardır,hangi yaşam parayla ölçülebilir,hangi hayatı daha değersiz kılabilirler ki?

Evet gençlik gelecektir, çünkü geleceğe daha inatla,daha öfkeyle,daha umutla bakabilirler,fakat bugün o gençliği köreltmek apolitize etmek için her taraftan,her pencereden bir şey sunuluyor.
Oysa bir ormandan bir ağaç bir fidan eksildiğinde, bir damar kesilmiş demektir,bir yürek eksilmiştir.Savrulup durmamak için,bir yangına çaresiz bir şekilde kurban gitmemek için yürümeli,ışıksız bir koridorda neyle karşılacağını bilmeden yürümek yerine,ışık saçan direnci yakalayıp yürümek gerek.Çalınan cocukluklara,gençliklere yeni halkaların eklenmemesi için kendi ışığımızı yakalamalıyız,yoksa yarın yine kendi belirsizliği içinde kendi bünyesinde yeniden kendi renginin sadece özünde kalmış dışa yansımamış haliyle doğacağı içten bile değildir.Yaşamın gerçek renginin
kuşanmasını sağlamak, o renklerin senin yaşamını anlamlı kılan renkler olduğunu görmek için geç kalmamak gerek.

Sevgiler...bize bütün yaşamın çaresizliklerini unutturan,bizi bizden alan sevgiler.İçindeki sevinci,yüreğindeki direnci,bakışlarındaki umudu yarına taşımak için hiç eksik olmayan-olmayacak duygularımız.Çaresizlikler içinde boğulmak değildir yaşamak, bütün köhneleştirilmiş,körleştirilmiş yaşamlar-hayatlara inat umutla bakabilmek-umutla sevebilmektir.Yarının ne getireceğini elbette bilemeyiz,ama yarınıda kendi akışına kendi olağanlığına bırakıp ne gelirse gelsin diyerek güne merhaba dememeliyiz.Yarınlara kendi sevgilerimiz,kendi yaşamımız,kendi ışıklarımız,kendi umutlarımız ve sabahlarımız diyebilmek için duyguyu, düşüncenyi ve umutları yaratacağın-yaşatacağımız günlerin doğacağı umuduyla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder